GDO Analizleri ile Gıda Kalitesini Koruma Yolları

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), modern biyoteknoloji yöntemleri kullanılarak genetik yapısı değiştirilen canlılardır. Bu değişiklikler, bir organizmaya başka bir canlıdan alınan genlerin aktarılması yoluyla gerçekleştirilir ve genellikle tarımda ürün dayanıklılığını artırmak, zararlılara karşı direnç sağlamak veya besin değerini yükseltmek amacıyla uygulanır. GDO’lar en çok mısır, soya, pamuk ve kanola gibi tarım ürünlerinde kullanılırken, son yıllarda işlenmiş gıda ürünlerinde de izlerine rastlanabilmektedir.

Bu teknolojik müdahalenin savunucuları, GDO'ların verimliliği artırdığını ve küresel gıda krizine çözüm sunabileceğini öne sürerken; karşıt görüşler, bu ürünlerin insan sağlığı, çevresel denge ve biyolojik çeşitlilik üzerinde olası olumsuz etkilerine dikkat çekmektedir. Dolayısıyla GDO'lar, yalnızca tarımsal bir yenilik değil; aynı zamanda etik, hukuki ve halk sağlığıyla ilgili çok boyutlu bir konudur.

Gıda güvenliği, küresel çapta artan nüfus, değişen tüketim alışkanlıkları ve teknolojik gelişmelerle birlikte her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar (GDO'lar), hem potansiyel faydaları hem de olası riskleri nedeniyle bilim dünyasının ve kamuoyunun gündeminde yer almaktadır. GDO’lar, biyoteknolojik yöntemlerle canlıların genetik diziliminde yapılan değişiklikler sonucunda elde edilen organizmalardır ve bu değişiklikler, gıdaların dayanıklılığını artırma, verimi yükseltme gibi avantajlar sunarken; aynı zamanda sağlık, çevre ve etik boyutlarda ciddi tartışmaları da beraberinde getirmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) gibi kuruluşlar, GDO’ların güvenli kullanımı için bilimsel değerlendirmelere dayalı düzenlemeler önermekte ve halk sağlığını önceliklendiren yaklaşımı teşvik etmektedir. Türkiye’de ise T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, GDO'ların gıda ürünlerinde kullanımına yönelik sıkı bir mevzuat çerçevesi oluşturmuştur. Bu düzenlemeler, hem üretici hem de tüketici açısından ciddi sorumluluklar yüklemektedir.

Bu yazıda, GDO analizlerinin gıda kalitesinin korunmasındaki rolü, bu analizlerin teknik ve yasal çerçevesi ile biyogüvenlik standartlarına uygun laboratuvar hizmetlerinin önemi ele alınacaktır.

GDO Analizlerinin Önemi ve Uygulama Yöntemleri

Gıda zincirinde güvenilirlik sağlamak ve tüketiciyi korumak amacıyla GDO taramaları, üretimin her aşamasında büyük bir öneme sahiptir. Özellikle Türkiye'de, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Biyogüvenlik Mevzuatı doğrultusunda, GDO içeriği olan gıdaların piyasaya arz edilmesi yasaklanmıştır. Bu nedenle, üreticilerin ve ithalatçıların mevzuata uygunluğunu sağlamak adına düzenli analiz yaptırmaları bir zorunluluk haline gelmiştir.

GDO analizlerinde en yaygın kullanılan yöntemler, polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ve gerçek zamanlı PCR (Real-Time PCR) teknikleridir. Bu yöntemler, genetik materyal üzerinde yüksek hassasiyetle çalışarak, hem genel tarama hem de spesifik GDO türlerinin tespiti için kullanılır. FDA bu yöntemlerin doğruluk ve tekrarlanabilirlik açısından güvenilirliğini desteklemekte, laboratuvar uygulamalarının standart hale getirilmesini önermektedir.

Akredite laboratuvarlar, yalnızca teknik doğruluk sağlamakla kalmaz; aynı zamanda analizlerin hukuki geçerliliği açısından da kritik rol oynar. Bu bağlamda, analiz sonuçları sadece üretici için değil; denetleyici kamu kurumları ve tüketici nezdinde de güven tesis eder.

Gıda Kalitesini Tehdit Eden Riskler ve GDO Analizlerinin Rolü

Gıda ürünlerinde GDO’ların kontrolsüz kullanımı, yalnızca yasal ihlallere değil, aynı zamanda sağlık risklerine, etik sorunlara ve tüketici güveninin zedelenmesine yol açabilir. Özellikle etikette yer almayan GDO içerikleri, bireylerin dini, kültürel ya da sağlık temelli hassasiyetlerini ihlal edebilir. Bu durum, hem üretici markalar hem de denetleyici kurumlar açısından ciddi bir güven bunalımına neden olur.

GDO analizleri, bu risklerin bertaraf edilmesinde temel bir araç olarak öne çıkar. Özellikle taklit ve tağşişin önlenmesinde, laboratuvar testleri sayesinde ürünün beyan edilen içerikle örtüşüp örtüşmediği bilimsel olarak ortaya konur. 

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), genetik olarak değiştirilmiş gıdaların potansiyel alerjik etkileri konusunda titiz değerlendirmeler yapılmasını önermektedir. Bu çerçevede yapılan analizler, yalnızca yasal uygunluğu değil, aynı zamanda toplum sağlığına yönelik sorumluluk bilincini de temsil eder.

GDO Etiketleme ve Tüketici Hakları

Gıda ürünlerinin içeriğinde yer alan GDO'ların doğru şekilde etiketlenmesi, tüketicinin bilgiye erişimini ve ürün tercihlerini doğrudan etkileyen bir uygulamadır. Etiket bilgileri, gıdanın içeriği hakkında güvenilir veri sunarak, tüketiciye bilinçli seçim yapma imkânı tanır. Bu nedenle, GDO analizleri sadece mevzuata uygunluk açısından değil, aynı zamanda tüketici güveninin tesisi bakımından da önem taşır.

Avrupa Birliği mevzuatına göre, GDO oranı %0,9’un üzerinde olan ürünlerin etiketlenmesi zorunludur. Türkiye’de ise GDO içeren ürünlerin gıda amaçlı kullanımı yasak olup, bu yasağın takibi ve denetlenmesi amacıyla ürünler düzenli olarak analiz edilmektedir. Yapılan testler, beyan edilen içerik ile gerçek durumu karşılaştırarak, etiket bilgilerinin doğruluğunu bilimsel verilerle ortaya koyar.

Etiketleme uygulamaları, sadece yasal uygunluğu sağlamakla kalmaz; sağlık, inanç ve yaşam tarzına dayalı tercihlere de saygı gösterilmesine katkı sağlar. Etiket verilerinin analiz sonuçlarıyla örtüşmesi, üretici açısından şeffaflık ve sorumluluk anlamına gelirken; tüketici için güvenli alışverişin temelini oluşturur.

GDO analizlerinin bu bağlamda düzenli ve doğru şekilde yapılması, hem sektörün denetlenebilirliğini artırmakta hem de toplumda gıda güvenliğine yönelik algıyı güçlendirmektedir.

Kalite Standartları, Biyogüvenlik Yaklaşımları ve YÜ-AGAM’ın Stratejik Rolü

Gıda analizlerinde güvenilirlik, yalnızca kullanılan yöntemlerin doğruluğuna değil; aynı zamanda analiz süreçlerinin yürütüldüğü ortamın teknik yeterliliğine ve kalite standartlarının sürekliliğine bağlıdır. Bu noktada, uluslararası geçerliliğe sahip TS EN ISO/IEC 17025 standardı, laboratuvarların hem teknik hem de yönetsel açıdan yetkinliğini belgelemektedir.

Yeditepe Üniversitesi ARGE ve Analiz Merkezi  YÜ-AGAM olarak, bu standarda uygun şekilde yapılandırılmış laboratuvar altyapımız ve TÜRKAK akreditasyonumuz ile analiz süreçlerini bilimsel ve mevzuata uygun şekilde yürütmekteyiz. Ayrıca, sahip olduğumuz Temiz Oda Sistemi ile çevresel faktörlerin test sonuçlarını etkilemesini önleyerek, analiz güvenliğini ve doğruluğunu en üst düzeyde sağlamaktayız. Analiz güvenilirliğinin en önemli bileşeni olan paçal çalışma yapılmadan, her GDO PCR çalışmasında kalite kontrol çalışmalarının eksiksiz ve doğru şekilde çalışıldığına emin olunduktan sonra sonuçlar sisteme girilip onaylanmaktadır.

Ayrıca her yıl düzenli olarak ISO 17043 yetkili kuruluşlar tarafından yeterlilik testlerine katılım sağlanıp, uygun sonuçlar alınmaktadır.

Hizmetlerimizi yalnızca yasal zorunlulukları karşılamakla sınırlamıyor; gıda güvenliğini bütünsel bir yaklaşımla ele alıyoruz. GDO tarama ve spesifik event analizlerinden, tür tayini ve tağşiş tespitine çözümler sunuyoruz. 

GDO Tarama analizinde; 35s promotör, FMV promotör ve Tnos terminatör bölgeleri, Bitki Spesifik Soya Geni Aranması, Bitki Spesifik Pamuk Geni Aranması, Bitki Spesifik Mısır Geni Aranması, Bitki Spesifik Kanola Geni Aranması analizleri yapılmakta olup, İçerik bilgisine göre spesifik bölgelere bağlı alt event türlerin analizleri yapılmaktadır.(MON87701 Soya Geni Tip Belirleme Analizi,  MON87708 Soya Geni Tip Belirleme Analizi,  MON87769 Soya Geni Tip Belirleme Analizi, BPS CV127 Soya Geni Tip Belirleme Analizi, DP305423-1 Soya Geni Tip Belirleme Analizi, DAS44406-6 Soya Geni Tip Belirleme Analizi,  DAS68416-4 Soya Geni Tip Belirleme Analizi,  DAS81419-2 Soya Geni Tip Belirleme Analizi,  MON87751 Soya Geni Tip Belirleme Analizi,  281-24-236 Pamuk Geni Tip Belirleme Analizi,  GHB614 Pamuk Geni Tip Belirleme Analizi, 3006-210-23 Pamuk Geni Tip Belirleme Analizi, GHB 811 Pamuk Geni Tip Belirleme Analizi, DAS40278-9 Mısır Geni Tip Belirleme Analizi, DP 073496-4 Kanola Geni Tip Belirleme Analizi ve MON94100 Kanola Geni Tip Belirleme Analizi)

Tür tayini ve tağşiş tespitinde; Domuz, Sığır, At, Eşek, Tavuk ve Koyun türlerinde %0,1 tespit limitlerine inerek analiz çalışması yapılmaktadır.

Bu hizmetler, tüketicinin bilinçli tercih yapmasını mümkün kılarken, üretici firmaların da güvenilirliğini artırmasına katkı sağlamaktadır.

Yeditepe Üniversitesi ARGE ve Analiz Merkezi (YÜ-AGAM) olarak, akademik araştırmalardan özel sektör projelerine kadar her ölçekte iş birliğine açığız. Uzman ekibimiz ve sürekli güncellenen teknolojik altyapımız ile hem bugünün hem de geleceğin gıda güvenliği ihtiyaçlarına katkı sunmaya devam ediyoruz. Gıda zincirinde şeffaflık, doğruluk ve güven arayan tüm paydaşlar için çözüm ortağı olmaktan gurur duyuyoruz.

Siz de gıda üretim süreçlerinizde güvenilirliği belgelemek, ürünlerinizin mevzuata uygunluğunu sağlamak ve tüketici güvenini pekiştirmek istiyorsanız, YÜ-AGAM’ın uzmanlığına güvenin. Bize ulaşın, analiz süreçlerinizi bilimsel doğruluk ve etik sorumlulukla birlikte yürütecek çözüm ortağınız olalım.